1 Eylül 2011 Perşembe

Nereden Bakıyorsun?


Çok zor yaşamak.. Hayat öyle geniş bir kavram ki sen ne düşünürsen düşün başkalarının düşünebileceği onlarca yüzlerce binlerce açı var. Senin doğruların birçoğunun yanlışı olabiliyor. Bu çok kötü bir etken. İnsan doğrularından vazgeçebiliyor insanların çevresinde fazla olma ihtimalinde bile..  Bu bile yeterli olabiliyor…

Bunları şimdi konuşuyoruz ama bunu şu zamanda yaşadıgımızdan şimdi konuşuyoruz. Eskiden böyle bir şey yoktu. Gözler sadece açılması gerektiği kadar açıktı. Sözler söylenebildiği kadar söylenir. İnsanlar sadece sevebildiği ile yetinirdi. Şimdi öyle bir şey yokki. Herkes her şeyi çok iyi bildiğini düşünüyor.. Buda tüm duyguları dipsiz bir kaos’a sürüklüyor…

Yani insanlar biraz daha düz mantık idi. Her şeyi bilmek insanı korkuturdu o zamanlar. Sadece bildikleri ile oyalanmak çok daha masum ve tehlikesiz geliyordu. Çok farklı açılardan bakma ihtimalini bile düşünmezlerdi. Çünkü böyle çok daha mutlu, huzurlu, ve ferah zamanlar geçiriyorlardı.  Şimdilerde aradaki farkı düşünün ki  Eskilerde her şeyi bilmenin korku dolu oldugunu düşünen insanlar şuan her şeyi bilen değil her şeyi çok iyi bildiğini düşünen insanlar oldular.. Yani bir bakıma tüm insanlar çocukca oyunlarda söylendiği gibi insanlık evriminin üst tabakasına geçip adı konulamaz bir hal aldı. Bu sizce de çok korkunç değil mi?

Herhangi bir olay durum an zaman fikir veya söz’e söylenecek bir yada birkaç yol varken söylenebilecek. Bu insan evrimini tamamlamış kişiler yüzlerce  açı  bulabiliyor bakabilecek.

Şimdi bunun iyi yanlarıda yok değil. Bu insanların yarısı bu bakabilecek yüzlerce yönün en olumlularını en olumsuzlarını değerlendiren kişiler var. Ama bunların yarı sıra o iyi yanlardan ve kötü yanlardan kendi içinde muhasebe yapıp olabileceği en doğru yönden bakabilen insanlarda yok değil. Bu oluşumun en ferahlatıcı sebebi bu olsa gerek…

Ben yinede eskiye dönmek istiyorum. Duyguların fazla harcanmadığı dönemi özlüyorum. Şimdilerde bizler dahil herkes her şeyi en iyi biliyor. Eskilerde ne güzeldi bir şey vardı sadece  bilinmesi gereken. Sevmek.. Onun haricinde entrikalar.. oyunlar.. durumlar.. tripler.. bilmişlikler.. hiçbiri yoktu. Sadece sevmek vardı. Sevmek ve sevilmek…

Sorgulamak yoktu öyle yüksek dozda.. Vardı elbet  güvensizlik de ama  fedakarlık vardı o zamanlar. Her anlamda fedakarlık. İnsanlar çırpınırdı insanlar için bir şeyler yapalım diye.. Tıpkı eski ama vazgeçilmezimiz olan “Alyazmalım” filminde söylendiği gibi. “Sevgi emekti..”

O virüsten kurtulmamız ve özümüze dönmemiz gerek. Artık baktığımız yerlerin çokluğunu değilde nereden baktığımızı düşünmemiz gerek… Çok fazla alternatif oluşturduğumuzda bir kaçış yoluna doğru yolculuk yaptıgımızı fark etmemiz gerek.  Baktığımız yeri fark etmemiz gerek. Yoksa….

Yoksa; dünyanın içerisinde varmışız yokmuşuz pekde önemli değil bence…

Düşünsenize  bi  siz nereden bakıyorsunuz??

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder