19 Haziran 2011 Pazar

Bir Sevda Düştü Başıma

Son iki haftadır ara ara "aşık oluyorum sanırım" "aşık olmak üzereyim hissediyorum" "evet evet aşık oldum" gibi şeyler söylüyordum sosyal medyada :) Evet aşık oldum.  Yani Sanat Güneşi Zeki Müren'in de dediği gibi "bir sevda düştü başıma" :)

Aşık oldum olmasına ama gel gör ki ben aşık oldum. Yani ben seviyorum. Aşık oldugum kişinin belkide hiç aklından geçmiyorum. Bu normalde üzücü olmalı ama olsun. Ben seviyorum. Yine bir örnek verecek olursam Nazım Hikmet'in dediği gibi " Hayatı ıskalama lüksün yok senin!.. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. "

Yani o sevmiyor sevmeyecek diye üzülmüyorum. Çünkü ben seviyorum. Bunu çok iyi biliyorum. Bu konuda çok az da olsa biraz bencil olunması gerektiğine inanıyorum. O bana boş gözlerle bakıyor ben ona gözlerimin en parlak halini saklıyorum. O beni gördüğünde herhangi biri gibi addediyor. Ben onu görme ihtimalinin şartları ile onun beni nasıl göreceğinin düşünceleri ile boğuşuyorum. İmkanlar yaratıyorum zamanı uzatıyorum bahaneler bahaneler.. Türlü durumlarda en iyi şartların olmasını amaçlıyorum. Gülüyorum. seviyorum. Özlüyorum. Düşünüyorum. Bekliyorum. Heyecanlanıyorum. Tek başına yaşanabilinecek ne varsa yaşıyorum ona dair. Ona herşeyin en iyisini düşünüyorum. Yani.. ben aşkı zaten yaşıyorum..

Onun bu yaşadıklarımdan hiç haberi yok. Sadece karakterimin iyi olduğunu düşündüğü için zaman zaman yanyana geliyoruz. Kalbinde bana dair bir nokta kadar bile yer yok. Bir başkasına varmı. Bilinmez.. Hoş olsada farketmez. Ben seviyorum!. Ona gel sende beni sev demedim ki. Onun zerre kadar haberi olmadıki. Ben sevdim. Ben seviyorum. Ben bu aşamada bencil davranmayı doğru buluyorum..

Her ne kadarda olsa onunda beni sevmesi hayatta istediğim nadide durumlardan en özeli elbette. Ama zorlayamam ki. Söyleyemem de. Ya büyü bozulursa...

O herhangi birine bakar gibi baktığı gözleri.. Gülümsemesi.. İçten bir merhabası..Arkadaşca oldugunu bilsemde sevgisi.. saygısı  Nerde bulurum ben onları. Ben onlarsız nasıl huzurlu olabilirim? Bu risk bir seven için çok büyük bir risk değil mi?

Peki ya diğer ihtimal.. Tamam ben bencilim. ben seviyorum diyorum. Hatta üstüne bastırararak altı çizgili kelimlerle BEN SEVİYORUM diyorum demesinede. Onun sevmesini yada en azından beni düşünmesini arzulamıyormuyum. Kesinlikle evet. Onu sevdiğimi bilmesi bile beni inanılmaz derecede mutlu etmez mi? onada evet. Eee napıcam ben böyle ya. Bir sevda düştü başıma.......

12 Haziran 2011 Pazar

Hayatı Iskalama Lüksün Yok Senin!

Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. Sen kendini pa...ralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan "Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin. Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz.
 
Sen, "Ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu yapmadın" diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. "Peki o ne yaptı" deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu.
 
Bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın. Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak" yaşamayı Öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki....
 
 Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor.Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana.Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası.... Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun asolan yürektir.Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...  
                
                                           NAZIM HİKMET

7 Haziran 2011 Salı

Neleri Silmedim ki?

Neleri silmedim ki diyebilmeli insan. Şöyle bir geçmişe baktığımızda yüzlerce insan vardır geçen zamana gömülen. Peki onlar neden yokoldu? Sen onlarda neden yokoldun? Onlar sende neden yokoldu? Ne yani hiçkimse kalıcı değilmi hayatında. Herkez bir zaman gözlerinin önünde olacak zaman ilerledikce onlarıda kaybetmeye mahkum olacaksın.

Düşünsenize birkaç dakika. Sarışını esmeri kumralı  her tenden insan. zengini fakiri parasızı pulsuzu her yerden insan. Sempatik çalışkan tembel usta ahmet mehmet aslı zeynep onlarca kişi var geçmişe gömülen. Onların ne yi vardı da geçmişe gömüldü? Veya neden sen onlarda bittin onlar neden sende bitti? Ne farkları vardı şuan hayatında olanlardan? Ve daha kötüsüde var. Şuan konuştukların yakında geçmişe gömülecek mi?

Dün can ciğer olduğunuz insanların mutlu günlerinde yer alamamak. Ne saçma. Daha üç ay önce aynı evde sabahladığınız kişinin doğum gününde mesaj atanlardan oluyorsunuz. Yada o kişi evlendiğinde davet edilmeyen kesimden oluyorsun. Ya nasıl iş daha üç ay önce aynı evde sabahlamadık mı biz. Nasıl olurda böyle oluyor. Sanki zaman gibi insanlarda sabit bir yere yürüyor. Kimi zaman rolantide ağır ağır. Kimi zaman hızlı hızlı. Ama durdurak bilmeden yürüyoruz sanki. Bir yerde kalmayı deli gibi istesek te orda kalamıyoruz. Oraya uzaklaşıyoruz istemesekte yavaş yavaş. yedire yedire sürüyoruz hayatımıza ayrılığı. Bir bakmışsın geçen yıl can dediğin bu yıl canın yandığında haberi olmayanlardan. Ne garip..

Madem bu sistem böyle neden değer veriyoruz ki insanlara? Onlarca insan var karakterli güzel akıllı en üstün özelliklerde ve sana uyan onlarca insan varken sildiğimiz. Kime ne değer vereceğiz ki. üç aya kalmaz oda silinecek. Bu mantık eğer cidden dogru ise ki görünüş yaşam onu gösteriyor. Yakında tamamı ile menfaatlere dayalı arkadaşlıklar başlayacak. Menfaat varsa arada zerre kadar mutlaka arkadaşlık vazifeni yerine getirirsin. Ama yoksa amannnn diyip gömersin tarihe.. Bu korkutucu geliyor bana..

Neyse çok derin dipsiz bir kuyu. Ama çok düşünüyorum bunu. Neden dün olanlar şuan yok. Neden şuan olanlar yarın kaybolacak. Hayatımızda birşey değişince herşey değişir hale geldik. tabi karakterlerimizde. Ne olacak bu işin sonu. Menfaatlerin ötesinde bir yaşam yokmu bu evrende?? yok! o zaman sisteme uymaya mahkum olacağız...

Neleri silmedimki diyebilmeli insan.. ben dedim. neleri silmedim ki? şöyle bir geriye baktığımda filo halinde sildiklerim bile var. geniş bir derya var geçmişte silinen. ve senin gibi onlarcası varken.. sana bu değer niye?