15 Temmuz 2011 Cuma

İçimdeki çocuk

Sorular sorular... Sor sor bitmez bu konu hakkında. Neden? Niye? Niçin?

Ama insan sormadan duramıyor ki.. Öyle bir güç yok ki cihanda. Varsa deyin ki budur.. 

Tahrip gücü yüksek bir bombanın patlamasından çok daha büyük yaraları zahmetsiz bir şekilde açabiliyor. Ne merhem işliyor. Ne antibiyotik ne tıp..  Hiçbirşey çare olmuyor o yaraya.. Bomba patlasa  bellidir herşey. Sen hastasındır. Ve birde doktorun vardır seni iyileştirmekle yükümlü olan.. Eee O bombayı içinde beslediyse insan yapılabilecek birşey yokmu? Nerde o bomba imha uzmanları. Hani itfaiye memurları..Hadi söndürün içimdeki yangınıda göreyim... Hadi dökün marmarayı üstüme..Hadi söndüründe göreyim.. Hadi...

...Tabiri caiz ise feriştahı gelse söndüremez o yangını.. Eee ne olacak böyle. Bu kadar güçsüz olamaz ki insan. Halbuki her insanın kendi dirayeti vardır. Yıkılmaz kaleleri vardır. Olmazsa olmazları vardır. Hobileri, Fobileri vardır. Her insanın insanlığa karşı bir duruşu vardır. "Benim" diye haykıran..

Hadi o içindeki sevda yangınına da desene. Sen kimsin ya.  desene.. Ne oluyor. Korkakmısın sen? Hadi söylesene. "Hey içimdeki yangın artık patlat şu yanardağı yansın yanacak neresi varsa. kül olsun. ben küllerden ev yapıcam" desene hadi haykırsanaaaaaaaa....

Ne oldu neden bu kadar güçsüzsün? Neden bu kadar çaresizsin? Hani sen kraldın... Nerede kaldı krallığın paşam?? Süt dökmüş kediye döndün aşk'ın karşısında. Desene hadi "Aşk sana meydan okuyorum" Desene..

Diyemiyorsun çünkü sen  hani o kral. hani o hobileri fobileri olan sen. Hani o her anlamda dünyaya meydan okuyacak deli cesareti yüreğinde barındıran sen. Daha ne oldugu bile bilinmeyen ve adı aşk denilen şeye karşı çok güçsüzsün çocuk.. Hayatına girdiği sürece daha ilk darbesinde yıkıldın sen çocuk. Halbuki dayanabilirdin biraz daha. Şimdilerde alsaydın o sert dalgayı.. Göğsünde yumuşatabilir ve daha mantıklı bir şekilde oynayabilirdin kozlarını.. Ama sen yenildin çocuk.. Aşk seni yendi..

İsyan bile edemezsin artık. Kapıldın sen aşk yagmuruna.. Saklanacak bir yaprağın bile yok çocuk.. İsyan bile edemezsin artık. Çünkü kapıldığın aşk öyle birşey ki sana hayatında kimsenin yaşatamayacağı kadar üzecek. ve kimsenin veremediği kadar mutluluk verecek. Kim isyan eder ki buna.. Esirisin o bilinmeyen şeyin.. Ağlattığı kadar güldürüyorda.. Varlığı kadar yokda.. Ama bu şu gerçeği değiştirmez..

Sen yenildin çocuk.. Aşk seni yendi......

10 Temmuz 2011 Pazar

Ben seni hiç özlemedim

Ben seni hiç özlemedim biliyormusun sevgili.. Özletmedi seni yokluğun. Aksine yanımda olma ihtimalinden daha fazla yaşadım seni yokken..

Rüyalarımda sen vardın. Bu yüzden her gün geceyi beklemeden uyudum. Rüyamda hep yanıbaşımda idin sevgili.. Varlıgından çok daha fazla yanıbaşımda oldun rüyamda..Uyandığımda gözlerimi kamaştıran güneşin ışıkları sanki sen gibi içimi ısıtıyordu. Normalde gözlerimi kapardım.. Şimdi gözlerimi alabildiğince açıyorum içimi ısıtsın diye.. Sabahımda yine sen vardın sevgili.. Seni görme ümidi ile özenle giyiyordum elbisemi. Ve aynı tatlı endişe ile çıkıyordum evden her sabah.. Sokakta da sen vardın sevgili.. İnsanlara sen sanki yanımdaymışsın gibi hayatımın en mutlu günü imiş gibi gülümsüyorum. Çünkü onlar bilirler sen yanımda olmadığında bu gözler gülümsemeye hasret olurlar...

Ben seni hiç özlemedim biliyormusun sevgili.. Arkadaşlarım hep seni soruyordu.. Ben hergün senin hakkında bilgiler veriyordum onlara. Bildiğim kadarıyla..

Hayatımın tamamında sen vardın sevgili.. İstanbul boğazı her akşam ışıklarını bir önceki akşamdan çok daha güçlü  ve istekli yanıyordu. Seninle orada olma ihtimalimize karşın.. Ama her defasında ben oluyordum o ışıkları söndüren.. Denizler en sakin ve ihtişamlı halini sana saklıyordu. Gözlerini birkaç saniye olsada büyülemek için.. Tüm mekanlar her sabah bir öncekinden özenli açıyordu dükkanlarını.. Senin orada olma ihtimaline karşın her mekan bir masasını boş bırakıyordu.. Peki ya istanbul bogazı.. En büyüleyici görüntüsünü sana saklıyordu beykoz da olursunda gözün istanbul bogazına ilişir diye..

Ben seni hiç özlemedim biliyormusun sevgili.. Çevremdekiler hep sana ayak uydurmak isteğiyle çırpınıyordu.. Sen gelirsen şunu yaparız. sen gelirsen bunu yaparız diye..

Gündüzüm de ve Gecemde yalnız sen vardın sevgili.. Gündüzleri bana seni hatırlatan güneş gece nöbeti ay ışığına devrediyordu.. Gündüz gözlerimde senin varlığından bir haber arayan insanlar geceleri rüyalarımda sen varken gülücüklerini saçıyordu.. Gündüzleri İstanbul bogazının denizlerin ve mekanların yerini her gece an gelirde sen gelirsin diye patlayan havai fişekler, parıl parıl parıldayan ışıklar ve yıldızlar alıyordıu..

Ben seni hiç özlemedim sevgili.. Sen zaten yanımdaydın sürekli.. değişik gönüllere girip seni aramadım hiç.. gönüllerini bana açanlarada yar olmadım asla.. Herkes seni kıskandı. Seni sordu bana. Seni özledi herkes. Sana gülümsedi beni kullanarak. Herkes seni bekledi...

Biliyormusun sevgili; Ben seni hiç ama hiç özlemedim.!!

8 Temmuz 2011 Cuma

Eksik

Sadece bendemi diye düşünüyordum  bu hissiyat. Hiçbirşey iyi yada çok iyi gelmiyor. Hiçbirşeye eskisi gibi "tamamdır yaa budur" diyemiyorum. En çalışılmış durumlar yada hareketler bile öylesine eksik geliyor ki. Herşey eksik. en iyisinde daha iyisi eksik. Bu durum sadece benlik mi diye düşünüyordum ki. Bir baktım herkes zaten eksikliklerle boşuşuyor..

Mesela  x kişi aşk yönünden öyle bir eksiklik yaşıyor ki. En iyisi en uygunu ile bile karşılaşsa onun ruh ikizi olduğuna inanmamak için onlarca eksi buluyor. Hep yarım kalıyor bu yüzden. Aşktan örnek verdik. Öyleyse devam edeyim. Peki hiç düşündünüz mü? Çevrenizde kaç tane çift var ve bunların kaç tanesi gerçekten iyi boyutta? Herkes ruh ikizi arayışı içerisinde. Bulduğunda bile..

İnsanlar aşk yönünden öyle bir seçici davranıyor ki. Nitelikleri bile belirlemiş durumda. Sen neyi belirliyorsun paşam. Ruh ikizini değiştiremezsin ki. Atilla İlhan'ın şiirinde bahsettiği pia misali.. Sen onu görmesende şuan tanımasanda görüyor ama ulaşamıyor olsanda. yada çok ulaşılmaz oldugunu düşünsende. Eğer senin hayatına girecek ruh ikizin o ise hiçbir varyasyonu değiştiremezsin ki. Neyi deniyoruz. Bu olmadı diğeri gelsin. O olmadı başka kim vardı.. Ooooooo nereye gidiyoruz. Ne eksik??

Yaşanılan olaylar  çevreniz iş arkadaşlarınız hayatınızı sürdüreceğiniz samimi dostlarınız, aileniz.. Hepsinde eksiklikler arıyoruz. Hiçbirşey iyi olmuyor. Neden? diyoruz sürekli.. Neden? Neden?? Neden??

Neden? Herşeyi böyle çok kolay bir şekilde eleştiriyoruz. Neden Her konuda olumsuz yorumlarımızı özenle kullanıyoruz? Aslında yaşadığımız evren. Bulunduğumuz durum. Yaşadığımız yer. Hayatımız.. Çevremiz.. Hayatımıza giren sevgili(ler)..  Düşünsenize bir aslında tabir-i caizse bizden kralı yok. Herşey insanlar için..

Bence hayatımızdaki eksiklikleri bulmak için kullanacağımız enerjiyi bizlere sunulanları araştırmak için kullanmamız herşey için çok daha iyi olur. Eksik hiçbirşey yok. Herşey olması gibi yaşanıyor. Maddi Manevi herşey olması gerektiği için yaşanılıyor.

Eksik olan hiçbirşey yok. Aksine herşey  tas tamam hayatımızda. Tek eksik olan düşüncelerimiz.. Düşüncelerimizdeki tembelliği eksikliği sürekli ayakta zinde tutabilirsek. Zaman bize borçlu bile kalır ;)